SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MENASİK BAHSİ

<< 1847 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ بَحْرٍ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَجْلَانَ عَنْ الْقَعْقَاعِ بْنِ حَكِيمٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ خَمْسٌ قَتْلُهُنَّ حَلَالٌ فِي الْحُرُمِ الْحَيَّةُ وَالْعَقْرَبُ وَالْحِدَأَةُ وَالْفَأْرَةُ وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ

 

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (S.A.V.);

 

"Beş (çeşit hayvan vardır ki, bunlar) harem hududları dışında da haremde de öldürülebilirler: Yılan, akrep, çaylak, fare ye saldırgan köpek" buyurmuştur.

 

 

İzah:

Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, I, 384; Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, V, 210.

 

1. Sözü geçen beş çeşit hayvanı ihramlı iken öldürmek caizdir, ihramlı halde Öldürmek caiz olunca ihrama girmeyenlerin öldürmesi haydi haydi caizdir. Öldürülecek hayvanların beş adediyle takyid edilmesi mefhûm itibârı ile zikredilen beş neviden maada­sının öldürülemeyeceğini gösterirse de mefhûm-ı aded ekser-i ulemâya gö­re hüccet değildir. Bilfarz hüccet kabul edilse bile Rasûlullah (S.A.V.)'ın ev­vela beş hayvanın Öldürebileceğini bilahâre aynı hükümde onlarla müşte­rek olan şâir hayvanları bildirmiş olması muhtemeldir. Filhakika bir riva­yette, öldürülecek hayvanların dört, diğer rivayette altı olduğu beyân edil­miştir. Bazı rivayetlerde ise, ötekilerinde zikredilmeyen hayvanlardan bahsolunmuştur. Bu suretle öldürülecek hayvan nevilerini dokuza çıkaranlar vardır1. Bunlar arasında yılan, kurt ve kaplan da vardır.

 

Tahâvî diyor ki: "İşte Nebi(sallallahü aleyhi ve sellem)'in ihramda olana da olmayana da Harem-i Şerifte öldürmeyi mubah kıldığı hayvanlar bunlardır. Bunların beş çeşit olduklarını beyân etmiştir. Ancak bu beyân, bu konuda ortaya çıkacak bir benzerlik dolayısıyla bu hayvan­ların hükmünün onlara verilmesini gerektirmez. Nebi (S.A.V.)'in mak­sadının bu tür hayvanları da kapsamına almak olduğunda ittifak bulun­ması hali ise müstesnadır.

 

Tahâvî bu sözü ile şunu anlatmak istemiştir: Aded bildirerek öldürü­lecek hayvan çeşitlerinin beyân buyrulması, benzerlerinin bu hükümde ol­madığını gösterir. Zira aynı hadiste çaylak ile karganın öldürülebileceği ifâde buyurulmuştur. Halbuki bunların ikisi de yırtıcı kuşlardandır. Onla­rın hükmü özellikle belirlendiği için atmaca, şahin ve doğan gibi yırtıcı kuşlara aynı hüküm verilemez.

 

Bu cihet ittifakı ise de öldürmeyi eziyetle ta'lil edenler: "Eziyetin çe­şitleri çoktur. Binâenaleyh, Rasûlullah (S.A.V.) akrebi zikretmekle eziyette ona ortak olan yılan arı gibi şeylere; fare ile kemirmekte ona ortak olan gelincik gibi hayvanlara; karga ve çaylak ile bir şeyi kapmakta onlar gibi olan atmaca vs. ye, kudurmuş köpekle saldırganlık ederek ısırmakta olan köpeğe benzeyen arslan ve pars gibi yırtıcılara işaret buyurmuş olacaktır" derler.

 

Öldürmeye sebep bu hayvanların etinin yenilmemesi olduğunu söyle­yenlere göre ise, hadis-i şerifte beş hayvanın zikredilmesi insanların arasın­da çok bulundukları içindir.

 

Tahâvî'nin beyânından, yılanın da öldürülemeyeceği hatıra gelebilirse de Tahâvî, "Nebi(S.A.V.)'in maksadının....ittifak bulunması hali müstesna" sözüyle Rasûlullah(S.A.V.)'ın yılanın öldürülmesini kasdettiğine işarette bulunmuştur.

 

Bu cihet İbn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet olunan bir hadiste açıkça be­lirtilmiştir. Mezkûr hadiste; "Nebi (S.A.V.) ashabına Minâ'da bir yıla­nı öldürmelerini emir buyurdu," denilmektedir.

 

Rivayetlerin birinde dahi yılan öldürülecek beş hayvan meyâninda zik­redilmiştir.

 

2. Kargadan bu hayvanın hangi çeşidinin murad edildiği' ulemâ ara­sında ihtilaflıdır. Hanefîlerden "Hidâye" sahibine göre leş kargasıdır. Bu­na alaca yahut benekli karga da denilir. Bu kavil İmâm Ebû Yûsuf'dan rivayet olunmuştur.

 

İmâm Ebû Yûsuf'un delili Hz. Âişe rivayetlerinden birinde öldürüle­cek hayvanlar meyanında gurab-ı ebkâ'ın zikredilmiş olmasıdır. Ulemâ­dan bir cemaat İmam Ebû Yûsuf'un kavlini tercih etmiş, ihrâmlının karga nev'ilerinden yalnız alaca kargayı öldürebileceğini söylemişlerdir. Diğer bir takım ulemâya göre ise, bütün karga nevilerini öldürmek caizdir. Hadiste alaca karganın zikredilmesi çokluğundan dolayıdır. Fakat Aynî bu kavle itiraz etmiş ve: "Öldürülmesi emredilen karga rahatsızlık veren türüdür. Bu da yalnız alaca kargadır. Ekin kargası ile saksağan doğrudan doğruya eziyet etmezler. Binaenaleyh hadisin mutlak rivayetleri alaca karga mânâ­sına alınmalıdır." demiştir.

 

Kuzgun dahi alaca karga nev'indendir.

 

Şâfiîlerle Hanefilerin görüşü budur. Zira bunların ikisi de leş kargası­dır. Ekin kargası onlar gibi değildir.

 

Karga ile çaylak hakkında Malikîyye ulemâsının ihtilâf ettikleri bazı­larına göre bu hayvanların saldırgan olan ve büyükleri öldürebileceği riva­yet olunduysa da meşhur olan kavle göre bu hususta Mâlikîler dahi cumhûr-ı ulemâ ile beraber idiler. Cumhura göre öldürülecek karga nev'ileri arasın­da böyle tasnif yoktur. Saksağan dahi karga nev' iler indendir. Araplar onun ötüşünü uğursuzluk kabul ederlermiş.

 

Ulemâdan bazıları saksağana alaca karga, bazıları da ekin kargası hükmünü vermişlerdir.

 

İmâm Ahmed b. Hanbel, "Saksağan leş yemişse öldürmesinde beis. yoktur," demiştir.

 

3. Hide'e: Çaylak demektir. Rivayetlerin bazılarında bu kelimenin ye­rine "hudeyya" denmiştir. Hudeyya: Hide'enin ism-i tasgiridir. Yani çay­lak demektir. Çaylak eziyet eden ve insanların elinden eti kapan bir kuş olduğundan onu ihramlı ihramsız herkesin öldürmesi helâldir. Yalnız İmâm Mâlik'den bir rivayete göre çaylak ile karga eziyet vermeye davranmadık­ça ihramlı bir kimsenin onları öldürmesi caiz değildir. Fakat bu rivayet zayıftır. İmâm Mâlik'in meşhur olan görüşü, cumhur-ı ulemânın görüşü gibidir. Ona göre bu hayvanların etleri de yenir.

 

4. Farenin öldürülmesi mutlak surette caizdir. İbnu'l-Münzir; "İhramlının fare öldüreceği hususunda ihtilâf yoktur. Yalnız İbrahim en Nehaî'ye göre ihram halinde bulunan bir kimse, fare öldüremez. fakat bu kavil şâzzdır" diyor.

 

Kadı İyâz dahî: "Sâcî'nin Nehaî'den rivayetine göre ihramlı bir kimse fare öldüremez, öldürürse fidye verir. Fakat bu kavil nassa ve bütün ule­mânın1 kavline aykırıdır" demiştir.

 

Beyhâkı'nin sahih bir isnâdla Hammâd b. Zeyd'den rivayet ettiği bir haberde: "Nehâî'nin bu sözü Hammâd'a rivayet olunduğu vakit Ham­mâd: "Kûfe'.de İbrahim en-Nehâî'den başka eserleri çirkin bir şekilde red­deden bir kimse yoktu. Çünkü onları az işitınişti. Şâbî'den başka da eser­lere güzel bir şekilde lâbî olan bulunmazdı. Çünkü onları çok duymuştu;" mukabelesinde bulunmuş" denilmektedir.

 

Farenin nev'ileri çoktur. Fakat gerek yenilmesinin haram, gerekse öl­dürülmesinin caiz olması hususunda bütün nev'ilerinin hükmü birdir.

 

5. Akrebin mutlak surette hatta namazda bile öldürülmesi caizdir. Zira zehirli bir hayvandır ve insanları sokar.

 

İbn Abdilberr'in rivayetine göre Hammâd b. Ebî Süleyman ile Ha­kem, ihramlının yılanla akrebi öldüremeyeceğine kailmişler. Delilleri bu hayvanların böcek nev'inden olmamahrıdır.

 

Fakat Kadı İyaz: "Yılanla akrebin ve keza ihramda bulunmayan bir kimsenin harem-i şerif de kertenkele öldürmesinin caiz olduğunda ihtilaf yoktur," dediği gibi İbn Abdilberr dahi: "Gerek harem dışında gerekse harem içinde yılanla akrebin öldürülebileceği hususunda ne İmâm Mâlik'­den ne de cumhûr-i ulemâdan bir hilaf nakledilmemiştir" demektedir.

 

6. el-Kelbu'1-akûr: Yırtıcı köpek demektir. Süfyân b. Uyeyne'ye göre bundan murâd: Bütün yırtıcı hayvanlardır. Köpeğin dahi kudurmuş olma­sı şart değildir. Saldırgan ve dalayıcı olması kâfidir. Süfyân b. Uyeyne; "Bu kelimeyi bize Zeyd b. Eşlem tefsir etti," demiştir. Hz. Ebû Hureyre'-den bir rivayete göre kuduz köpekten murâd arslandır.

 

İmâm Mâlik'den bir rivayete göre: İnsanlara saldırarak yaralayan arslan, kaplan ve pars gibi yırtıcılardır. Sırtlan ve tilki gibi insana hücum etmeyen yırtıcılar bu hükme dâhil değildir. Binâenaleyh onları ihrâmlı bir kimse öldüremez, öldürürse fidye verir. İmâm Nevevî, saldırgan köpeği ihramlı ve ihrâmsız herkesin harem dışında olsun, harem içinde olsun öl­dürebileceğinde bütün ulemânın ittifak ettiklerini söyler.

 

Yine Nevevî'nin beyânına göre, ulemâ kuduz köpekten murâd'ın ne­bi olduğu hususunda ihtilâf etmişlerdir.

 

Bâzıları, "Bundan murâd: Malum ve mâruf köpektir" demişlerdir. Kaadî İyâz bu kavli Ebû Hanife ile Evzâî ve Hasen b. Hayy'den naklet-miştir. Bu zevata göre kurt dahi köpek hükmündedir. Hanefîlerden İmam Züfer köpeği, kurt manasına almıştır. İmâm Şafiî, İmam Ahmed ve cumhûr-ı ulemâya göre köpekten murâd; ekseriyetle yırtıcılık yapan hayvanlardır.

 

İmâm Mâlik "el-Muvattâ" nâm eserinde; "İnsanlara hücum ederek yaralayan ve korkutan arslan, kaplan, pars ve kurt gibi hayvanlar saldır­gan köpek hükmündedir" demiştir.

 

İmâm A'zam'a göre buradaki saldırgan köpekten murâd: Hassaten köpektir. Bu hükümde ona yalnız kurt iltihâk eder.

 

Zira bazı rivayetlerde köpek mutlak zikredilmiş, "akûr" vasfı ile nitelenmemiştir.

 

Bundan da anlaşılır ki, kelb-i akûrdan murâd, her saldırgan yırtıcı değil, malûm olan köpektir.

 

Ulemâ insana saldırmayan köpekler hakkında ihtilâf etmişlerdir.

 

İmâm-i Şafiî, el-Ümm isimli eserinde öldürmenin caiz olduğunu söy­lemiştir.

 

İmâm Şafiî ile Şafiî mezhebinin sair âlimleri ihramlı bir kimseye nis-betle hayvanları üç kısma ayırmışlardır.

 

a. Hadis-i şerifte zikri geçenlerle o kabilden olan eziyet verici hayvan­ları öldürmek müstehabdır.

 

b. Şâir eti yenmeyen hayvanlar gibi öldürülmesi caiz olanlar iki kı­sımdır: Bir kısmının faydası da, zararı da vardır. Bunları av menfaati için öldürmek mubahtır. İkinci kısmının faydası da zararı da yoktur. Bun­ları öldürmek mekruh, fakat haram değildir.

 

 

c. Yenilmesi mübâh kılman yahut öldürülmesi yasak edilen hayvanla­rı öldürmek caiz değildir. İhramlı bir kimse böyle bir hayvanı öldürürse ceza lâzım gelir.

 

Haneliler, "Öldürülmesi caiz olan hayvanlar yalnız hadiste isimleri bildirilenlerdir" demişlerse de bazı haberlerde yılan zikredildiği için onu da öldürülecek hayvanlara attıkları gibi, kurdu köpeği ve doğrudan insana saldıran vahşileri de aynı hükmün kapsamına sokmuşlardır.

 

Fakat Aynî buna itiraz etmiş, hadis-i şerifte öldürülmesi caiz olan beş nevi hayvanın beyân edildiğini, binaenaleyh başka hayvanların mez­kûr beş çeşide dahil olmadığını aksi takdirde beş adediyle yapılan tahdidin bir faydası kalmayacağını söylemiştir.

 

Kadı İyaz diyor ki: "Cumhur ulemânın kavlinden anlaşıldığına göre hadisten murad: Zikri geçen hayvanların kendileridir." İmâm Mâlik'le, Ebû Hanife'nin zahir olan kavilleri de budur. Onun içindir ki İmâm Mâ­lik ihramlı bir kimsenin kentenkele öldüremeyeceğini, öldürürse fidye lâ­zım geleceğini, lugaten köpek ismi verilmeyen, domuz ve maymun gibi hayvanları dahi öldüremeyeceğini söylemiştir. Bütün ulemânın kavilleri de budur. Resûlullah (S.A.V.) ancak beş nev'i hayvanın öldürülebileceğini söyle­miştir. Bunları altıya veya yediye çıkarmak kimsenin elinde değildir.

 

Kurdun öldürülebileceği bazı rivayetlerde nassan sabit olmuştur. Binae­naleyh onun hükmünü köpeğe ilhak etmeye lüzum yoktur.

 

Hasan el-Basrî ile Atâ; "İhramlı bir kimse harem-i şerifte kurt ile yılanı öldürebilir. Fakat ihramlıya bir hayvan saldırırsa hangi nev'iden olursa olsun öldürülür. Çünkü takdirde o hayvan saldırgan köpek hük­münde olur," demişlerdir.[Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, VI, 350, 355.]